Merhabalar, seriye biraz ara vermiştim, devam edeyim dedim. İyi okumalar dilerim. 😊
(Selin, öğrenci, 14 yaşında)
Ormanda yürüyorum, hava nemli, yakın zamanda yağmur yağmış. Önümde uzanıp giden ayak izleri dikkatimi çekiyor, sadece sol ayağa ait olan izler. Ansızın sağanak başladı ve yağmur izleri süpürüp gitti.
Uyandığımda gökyüzü kara bulutlarla kaplanmıştı, uzakta şimşekler çakıyordu. Bir süre camın önünde dikilip puslu havaya baktım. Durgun hissediyordum, belki de gördüğüm rüya yüzündendi. Okula geç kalmamak için istemeden de olsa hazırlanıp evden çıktım.
O gün sınıfa yeni bir öğrenci geldi, hocamız onu bizimle tanıştırdı. Gülümsemesine rağmen Begüm’ün gözlerinde bir hüzün vardı. Kendisine gösterilen yere oturdu, hareketleri temkinliydi. Bir ara bakışlarımız buluştu, tam gülümseyecektim ki rengi attı, donup kaldı. Sonra bir şey olmamış gibi önüne döndü ancak ellerinin titrediği gözümden kaçmadı. Tepkisine bir anlam verememiştim, şaşkındım. Sonraki günlerde Begüm biraz açıldı, arkadaşız diyemesem de sohbet etmeye başlamıştık. Bir gün ders arasında uyuyakaldım.
Kalabalık bir meydandaydım. Gürültüye rağmen birinin bana seslendiğini işittim. Etrafa bakınınca Begüm’ü gördüm, ona doğru ilerledim. O ise öylece dikilmiş, hiç adım atmıyordu. Sonunda insanların aşıp ona ulaştığımda gördüğüm şey boğazımı düğümledi. Sağ ayağı yoktu, bileğinden aşağıya sızan kan yeri boyamıştı.
İrkilerek uyandım. Korkunç bir manzaraydı. Daha korkunç olan Begüm’ün ifadesiz yüzüydü. İstemsizce dönüp ona baktım. Kalın kapaklı bir deftere bir şeyler yazmakla meşguldü. Yanına gittiğimde defteri hızlıca kapattı. Görmemi istememişti belli. Bu durum kafama çok takıldı, bir yolunu bulup ne yazdığını öğrenmeliydim. Sonraki arada bir bahane ile onu kantine yolladım, tereddüt etse de rahatsız olduğuma inanıp su almaya gitti. Diğer öğrencilere çaktırmadan Begüm’ün sırasına oturdum ve çantasından defteri aldım. Günlüğe benziyordu, son sayfaları açtım. Yazısı güzelmiş doğrusu. Mırıldanarak okumaya başladım.
“Bu kötü bir tesadüf ama yeni okulumda onu gördüm. İnanılacak gibi değil. Sık sık rüyalarıma giren o kız, adı Selinmiş. Eğer başına ne geleceğini söylesem yıkılırdı. Geleceği gördüğümden ona bahsedemem.” İyice meraklanmış tedirgin olmuştum, sonraki sayfaya geçtim. “Selin ile aramız iyi gibi ama onu ne zaman görsem aklıma o kaza geliyor. Fazla zaman kalmadı. Onu uyarsam bile değişen bir şey olmayacak, bunun için üzgünüm.”
O anda zil çalınca Begüm’ün gelmek üzere olduğunu düşünüp defteri hemen yerine koydum. Kendi sırama geçtim. Boğazım kurumaya başlamıştı, ikimizin de birbirimizi görmesi bir rastlantı mıydı? Geleceği görmek mümkün müydü? Günlerce aklımı kurcaladı bu durum, paranoyak olmaya başlamıştım. Gerçekten bir kaza geçirecek miydim?
Akşam ders yapmak üzere odama çekildim. Masa lambasının titrek ışığı dikkatimi dağıttı. Işığı kapattım, sokak lambası az da olsa içeriyi aydınlatıyordu. Soğuk balkona çıktım, o sırada markete giren Begüm’ü fark ettim. Evlerinin bu civarda olduğunu biliyordum, demek yakınlarda oturuyordu. Hemen ceketimi alıp dışarı çıktım. Beni görünce rengi soldu. “Biraz yürüyelim mi?” dedim. Boyun eğmişçesine başını salladı. Caddeden uzaklaşıp ara sokağa geçtik.
“Günlüğüne yazdıklarını okudum. Rüyanda tam olarak ne gördün?” dedim.
Düşündüğümden daha sakin konuşabilmiştim. Begüm ise düşüncelere daldı, saatine baktı, sonra yavaşça konuştu. “Vakit geldi, olacaklar için üzgünüm. Birkaç hafta gözlerini açamayacaksın.” Başını çevirip boş sokağın diğer tarafına baktı. O anda büyük bir gürültü yükseldi. Freni patlamış bir kamyonet kornaya basa basa sokağa daldı. Donup kalmıştım, kaçacak yer aradım ama bir duvarın dibindeydik. Kendimi yana attıysam da gecenin içinde bir çarpışma sesi yankılandı. Savrulup yere düştüğümü ve her yerin toz toprak olduğunu anımsıyorum. Sonra keskin bir sancı tüm bedenimi sardı. Güçlükle nefes alırken birkaç metre ötede yatan, ayağı kanlar içindeki Begüm’ü gördüm. Ben nereden hasar almıştım bilmiyorum, kımıldayamıyordum, kemiklerim birbirine geçmiş gibiydi. İnsanlar koşuştururken bilincim yavaş yavaş kapanmaya başladı.